Sayfalar

1 Kasım 2013 Cuma

FENERBAHÇE NEYİ OYLUYOR?





Fenerbahçeliler için önemli üç basın toplantısı da izledim. Sabırla… zaman zaman kızarak, zaman zaman üzülerek ve şaşırarak.




BİZ NE DİNLEDİK
Hala şaşırmaya takatin kaldı mı diye sormayın, evet. Özellikle efsane kaptan Alex de Souza'ya itibarının iade edileceğini duyduğumda. Bu satırların yazarına göre, Türkiye'ye gelmiş en büyük yabancı futbolcu olan Alex'in itibarı heykel olarak zaten duruyor. Gidişi de teknik bir konuydu, süreci üzücüydü ama oldu bir kere…

Ali Koç ile başlarsak uzun ve sıkıcı sayılabilecek toplantının başlığı neden seçime fiilen katılmayacağı ile ilgiliydi ama o neden Mehmet Ali Aydınlar'a oy verilmemesi gerektiğini anattı. Hafızamız nisyan ile malul, üstelik bu toprakların insanı bir Fenerbahçeliyseniz, günün moda tabiriyle resetlenmeye ihtiyaç var ki Koç, buna karşılık verdi.

İkinci sırayı Aziz Yıldırım aldı. Başkan, projelerini anlattı. Sütten ağzı yanmış olacak ki şampiyonluk sözü vermedi. O rol rakibinindi. Bunun yanında Pendik, banka, Dereağzı, Fenerbahçe Üniversitesi gibi planları anlattı. Dikkatimi çeken iki cümlesi oldu, "seçilemezsek bile bunlar Aziz Yıldırım'ın değil, Fenerbahçe'nin projeleri" dedi. Gerçekten de "Mehmet Ali Aydınlar belki stadın önünden, salonun kenarından geçemiyor ama aday olabiliyor; iddialı ve bu noktaya kadar geldiyse sorulması gereken çok. Elbette fikir vermez ama dikkat çeker, trtspor.com.tr'de yapılanı dahil bir çok internet sitesinde Aydınlar'ın önde olması dikkat çekici…

Aziz Yıldırım'ın dikkatimi çeken ikinci cümlesinde ise Mehmet Ali Aydınlar'a esprili bir yüklenme vardı. Yıldırım, "Yönetimine Lütfi Arıboğan ile Ebru Köksal'ı alacak mısın?" diye sordu.

Daha sonra sahne Mehmet Ali Aydınlar'ındı. Sahne demek de çok yanlış sayılmaz çünkü iyi bir ekip tarafından hazırlandığı belli olan sunum, kötü belagatiyle etkisizleşse de iki aday arasındaki farkı ortaya koyar nitelikteydi. Metin iyi hazırlanmıştı. Hatta "Teknik adamlara takım kurma ve devre arasında taktik verebilme hakkı için yönetime talibiz" gibi esprilere de sahipti ama arada kaynadı.

Doğrusu bana Aziz Yıldırım ve açıklamaları, açıklamalarındaki üslup, adeta bir statükonun savunucusu hissi uyandırdı. Mehmet Ali Aydınlar'ın söylemi daha yenillikçi ve hedef gösterici ama elbette ne Türk futbolunun ne de Fenerbahçelilerin bununla ilgilendiği yoktu.

Zaten yarış, Aziz Yıldırım'ın artık banka ve eğitim - öğrenim kurumları seviyesine ulaşan tesisçiliğine karşılık Mehmet Ali Aydınlar'ın şeffaf ve demokratik bir yönetim vaadi arasında yapılmıyor. Gariptir, kupayı asla vermem diyenle o kupa anamızın ak sütü kadar helal diyen arasında yapılıyor. İş adamı ağırlıklı aday yöneticileri eleştiren ile banka kurma fikrine burun kıvıran arasında yapılyor. "Tüm bu yaşananların sorumlusu sensin!" suçlamasını her iki taraf da rakibi için rahatlıkla yapabiliyor.

Ayrıca Yıldırım'ı tek adamlıkla suçlayan Aydınlar'ın seçilse benzer bir durum içinde olmayacağı konusunda benim hiç umudum yok. Kaldı ki hangi aday "suçlusu sensin" dese taraftar bulur, onu onaylayacak Fenerbahçeliler var.

Şunu da belirtmeliyim, Aziz Yıldırım'a yönelik muhalefetin sportif başarı vurgusunu anlıyorum ama "Fenerbahçe gayrimenkul şirketi değil" söylemini anlayamıyorum.

Peki bu durumda Fenerbahçe camiası, 13 bin civarı elektörü aracılığıyla neyi oylayacak? Aydınlar kazanırsa Fenerbahçe şike yapmış mı sayılacak? Yıldırım'ın zaferi tüm Fenerbahçelileri tek bir hedef doğrultusunda mı hareketlendirecek?

Şike iddialarıyla ilgili süreci kötü yöneten ve gerçekten de Fenerbahçe'nin yüzde bir bile şike yapmama ihtimali olmadığı düşüncesinde olduğu bilinen Mehmet Ali Aydınlar ile rakibinin çevresini alanlardan da anlaşıldığı gibi düşman biriktirmede mahir Aziz Yıldırım arasındaki fark gerçekten de ne? Bunun bir şike soruşturması olmadığına ve Fenerbahçe'ye yönelik bir oparasyon olduğuna inanan bu satırların yazarı dahil, Fenerbahçelilerin seçeneği bu iki aday mıdır?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder