Sayfalar

26 Ocak 2013 Cumartesi

SORU SORAN MASUM BLOGGER

Fenerbahçe kazandı ama ligde bir önceki maçtan belki bir birim daha öndeydi.

İlk yarıda Fenerbahçe defansif yönü yüksek bir 11'le sahadaydı. Gaziantepspor ise hızlı ataklarla sonuç arayışı sergiledi. Maç öncesinde Fenerbahçe'ninbu yapısıyla fazla gol pozisyonu bulamayacağı rahatlıkla tahmin edilebilirdi.

Fenerbahçe yine rakip alana salına salına gitme hastalığı içindeydi. Paslaşmalar sayıca fazla gibi görünebilir ama yavaşlığı sıkıntıdan öldürücü düzeyde ve rakibe hiçbir korku salmıyor. Belki olumlu sayılabilecek tek anlayış, ceza alanına olabildiğince fazla oyuncunun yerleşmesi gösterilebilir.

İlk yarıda Kuyt, Çin malı bayat pil takılmış Çin malı oyuncak (zaten neredeyse bütün oyuncaklar öyle) gibiydi. Bir bakıyorsunuz çok enerjik, bir bakıyorsunuz komikçe yürüyüp davul çalarken söylediği şarkı, pili zayıflamış walkman'den çıkan sesler gibi. Gol de zaten onun kaptırdığı top sonrası -basketboldan ödünç alınacak ifadeyle- Turgut Doğan - Sernas "ikili oyunu" sonrasında geldi. Bu noktada bir de Mehmet Topuz için şunu söylemek isterim: Hevesli ama topun sahibi toraman genç irisi gibiydi.

İkinci yarıda Semih'in oyuna girmesi başlangıçta pek değişikliğe neden olmadı. Hatta sol kanat organizasyonu zayıfladığı için balyapmayan arı Caner'in sahaya ayak basmasına neden oldu.

Oyunun değişmesine, tıpkı Sanica Boru Elazığspor maçında olduğu gibi ceza alanı içinde yapılan basit bir hata ve bence Fenerbahçe'nin tek artısı olan ceza alanında olabildiğince çok futbolcuyla yer alma anlayışı oldu. Elazığspor maçında zorlayan Sow'du, bu kez Mehmet Topal'dı.

Semih'in golünden ve Aykut Kocaman'ın derin nefes almasını sağlayan golden önce Cenk'in Gaziantepspor'u bir kez daha öne geçirme şansından faydalanamaması da skorun değişmemesinde ve Fenerbahçe'nin kazanmasında yardımcı olduğunu söylemeliyim.

Fenerbahçe, ligde üst üste 12 maçta da gol yiyerek berbat ve tarihi bir istatistiğe imza atmış durumda.

Bu galibiyet, Fenerbahçe'nin ligde deplasmandaki 2. (yazıyla ikinci) galibiyeti oldu.

Ayrıca gayet masumane şu soruları da sormalıyım: "Mustafa Sarp, Ayhan Akman, Barış Özbek (Elano) ile Mehmet Topal, Meireles, Mehmet Topuz (Cristiano) dörtlüleri arasında ne fark var?" "Hani aynı nehirde iki kez yıkanmazdı?"

Semih için not: "Gol atmasından daha güzel olanı, zaman zaman kanatta da bulunması. Bugünlük vakit kazanmak için yaptı ya, neyse..."

Ve son söz: "Meşale 'şov' değil, çirkin ve hatta teklikeli olabilecek tribün saçmalığıdır! Gol attıktan sonra formasını çıkaran golcü ile meşale yakıp sahaya atan taraftar arasında fark yoktur!"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder