Sayfalar

11 Mart 2013 Pazartesi

TAKIMIN DİBİ

Fenerbahçe'nin şu anda Türkiye'nin en takım gibi takım olduğunu herkesin kabul etmesi gerekiyor. İyi bir teknik direktör takımı olma yolunda da büyük mesafe almış durumda.

Fenerbahçe, Bursaspor'u yenerken bu sezon altıncı kez yenik duruma düştüğü bir maçı çevirmiş oldu. Yeşil beyazlılar, önde baskıyla başladı; golü de erken buldu ama sarı lacivertlilerin artık oturan ve giderek taraftarın da benimsediği oyunu karşısında yetersiz kaldı.



Fenerbahçe için kazanmaktan daha önemlisi belki de planlanan şablona az süre alan oyuncuların da uyması ve görevlerini yerine getirmesiydi. Mehmet Topuz, özellikle hücumdaki katkısıyla Gökhan Gönül'ü aratmadı. Semih Şentürk'ü zaman zaman kanatta görmek keyiflendiriyor, bunu neden daha önce yapmadığını hatırlamak da hayıflandırıyor.

Fenerbahçe'nin kaydettiği ikinci golde kaleciye faul var mıydı, ofsayt mıydı; tartışması hafta boyu sürer.  Bu tartışmalı golün kesinlikle galibiyete gölge düşüremeyeceğini söylemek gerekir. (Bence ofsayt vardı ama faul olduğu fikrinde değilim. Kalecileri kale alanında dokunulmaz ilahlar haline getiren uygulamaların da gözden geçirilmesi gerekiyor.)

Emre, 23 dakikada maçın adamı olabilecek performans gösterdi. Meireles, Chelsea günlerine selam çaktı. Kuyt'ın Energizer tavşanı hallerinden çıktığını görmek mutluluk verici. Maç öyle bir halde oynandı ki Mehmet Topal karşıtı Salih Uçan fraksiyonları bile ses çıkaramadı.

İlk kez Galatasaray'ın puan kaybettiği haftada kazanılan ve puan farkının umut verecek seviyeye inmesi sağlanan maçtan sonra tartışmaların saha dışına kayması da tam Fenerbahçe'ye göre bir durum. Fenerbahçe Kulübü'nün acilen bir demokrasi dersi alması gerekiyor. Kulüp Başkanı'nın devre arası hakeme serzenişte bulunması demokratik hak değil, kural ihlalidir. Bunu bir de yazılı açıklamayla deklere ederek ancak gülünç duruma düşülür.

Fenerbahçe Kulübü Başkanı, rakipler tarafından sevimsiz algısına mahkum edileli çok oldu. Kendi taraftarları arasında da benzer bir durum yayılıyor ve tüy diken açıklamalar bu duruma hizmet ediyor.

O ÇOCUĞUN SUÇU NE?

Benim takıldığım asıl konu, maç öncesinde stadın hemen dışında yaşanan kavga ve bıçaklanan taraftar. 12 yaşındaki çocuğunu maça getiren adam, bir daha stada yavrusunu getirir mi? O çocuğa bundan sonra futbolu nasıl anlatacaksınız? Herhangi bir takımın formasını giymiş bir taraftar, maç günü oğluyla Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda güvenle dolaşamayacak mı? Sebep ne olursa olsun, başına bir şey gelmesinden sorumluluk hissetmeyecek miyiz? O çocuğun suçu ne?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder