Sayfalar

17 Temmuz 2013 Çarşamba

KUPA VEREM Mİ?

Önümüzdeki maçlara biz de bakmak istiyoruz ama iki lafı bir araya getiremeyen futbolcu sığlığıyla değil...
Hürriyet gazetesinde Kenan Başaran iç gıcıklayıcı ve harika bir yazı yazmış. Biraz vicdanım olsa (!) 2010 - 2011 sezonunda Fenerbahçe'nin elde ettiği şampiyonluk kupasını en çok hak edene değil de en çok isteyene veresim geliyor! 


Başaran'ın yazısını "iç gıcıklayıcı" hale getiren, hiçbir Fenerbahçelinin kayıtsız kalamayacağı efsane İslam Çupi ile kendi deyimiyle "verkaç"a girmesi ve artık daha geniş kesimlerin itiraz ettiği Özel Yetkili Mahkeme'nin kararını tartışmalı sayması oluyor. Melanetin başlangıç noktasını da 58. madde değişiklikleri olarak gösteriyor. 

Doğrusu evet! Dönemin TFF'sinin bir karar alması gerekseydi bu, yürürlükteki talimatı uygulaması ve şike iddialarında adı geçen kulüplerin düşürülmesi olmalıydı. Tarih boyunca görülebilecek en büyük eyyam, maddenin değiştirilmesi çalışmalarında yaşanmış, Mehmet Ali Aydınlar yönetimi becerememiş; şeref (?) Yıldırım Demirören'e nasip olmuştu… 

Hem ÖYM'yi dışlaması hem de uluslararası sportif disiplin yargısının beslendiği kaynağa "BELGE NASIL GELMİŞSE GELMİŞTİR" şeklinde gökten zembille inmiş muamelesi çekmesi de Kenan Başaran imzalı yazıyı "harika" hale getiriyor. 

Tıpkı yazıda geçtiği gibi "kabaca birileri futbolda şike ve teşvik eylemleri yapıldığını iddia ederek bazı telefon kayıt ve fiziki takipleri bir dosyaya toplayıp göndermiştir." ifadesi ne kadar masum değil mi? TFF'nin ya da UEFA'nın sorgulayıcılarının konulara vahiy yoluyla vakıf olmadıklarını zaten biliyorduk. Şimdi öğreniyoruz ki "kararları vicdan sızlatan" ÖYM'nin hükmüne zemin oluşturan tape ve fiziki takip kolajı, "mübarek spor disiplin hukukçuları" sayesinde kupayı bir elden diğerine vermesi için referans olabiliyor! 

Kaynağını belirsiz hale getirince daha bir hukuki boyut kazanan (!) tapeleri hüküm vermede yeterli bulacaksak "Tape Tape Şike Paneli" kadar, hasıraltı edildiği ortaya atılan Trabzonspor ile ilgili dinleme-izleme kayıtlarını da göz önünde tutmalıydık. 

Türkiye'deki sportif disiplin yargısının "SÜREKLİ TOPU YOKUŞA SÜRDÜLER" eleştirisini haklı gösterebilecek şekilde hızlı hareket etmediği doğru. Bunu Fenerbahçe'yi kurtarma çabası olarak da görebiliriz ancak niyet okumak yerine savunma almak gerekliliğini öne çıkarırsak daha doğru olacaktır.

Kenan Başaran, TFF spor yargısı, ceza yargısı ve UEFA kararlarında Fenerbahçe'nin üçte sıfır çektiğini yazıyor. Ceza yargısının kararları henüz kesinleşmediği gibi, Başaran'ın da ima ettiği üzere vicdanları sızlatıyor. TFF kararları Fenerbahçe'yi suçlu gösterip ceza vermemesiyle eyyamdır. TFF kararlarıyla UEFA'nın kararı ise vicdan sızlatan ÖYM'nin hükmüne dayanak oluşturan polis fezlekesine dayanıyor. Bu, Fenerbahçe için şerefli bir yenilgi değil de nedir?! 

3 Temmuz 2011 sabahı başlayan itibarsızlaştırma kampanyasının kısa vadede kime ya da kimlere yaradığının cevabı, Fenerbahçe'nin "3 Temmuz sürecinde Türkiye'den UEFA'ya bilgi veren Federasyon yetkilileri şimdi ne iş yapıyorlar?" sorgulamasında gizli… Uzun vadede kazananı ise takımlarımızı bir Rus oligark, bir ABD'li yatırımcı ya da bir Arap şeyhi satın almaya başladığında göreceğiz… 
Şu da unutulmasın, Fenerbahçe ile Galatasaray tarihsel rakiplerdir ve neredeyse bir birlerinin anti tezidir. Benzer bir durum Fenerbahçe ile Trabzonspor arasında yoktur. Rekabeti büyüten, Trabzonspor'un kazandığı-kaybettiği şampiyonluklarda genellikle rakibin Fenerbahçe olmasından başka bir şey değildir. 
UEFA'nın kararının kesinleştiği şimdiki durumda sonu belirsiz CAS sürecini bir yana bırakacak olursak eğer niyet Fenerbahçe'ye operasyon yapmak değil de Türk futbolunu temizlemek ise -TFF'nin verdiği kesin hükmü hangi kılıfa uydurup değiştirirler bilinmez ama- yeni bir karar alın! Artık savunmalar da elinizde, yetersiz bulduysanız 58. maddeyi "sahaya yansıma-yansımama" garabetinden kurtarın ve "kişiler-kurumlar ayrımı" gibi saçmalıklara yüz vermeden karar alın! Yarı yolda yapılan değişiklik, tıpkı Kenan Başaran'ın da doğru olarak ifade ettiği gibi değişikliğe en çok karşı çıkanlardan Fenerbahçe'ye zarar veriyor, geç de olsa doğru bir karar alın! UEFA'nın kararı, Fenerbahçe'nin sekiz maçta şike ve teşvik suçuna bulaştığına hükmediyor. Sadece Fenerbahçe'yi suçlamak ya da kurtarmak haksızlığına prim vermeden gerçek bir karar alın! Kurallarınız UEFA'ya uymuyorsa uydurun, şike ve teşvik suçlarında zaman aşımını da kaldıran bir düzenleme yaparak karar alın! 

Tarihi bir yüzleşme sonrası adaletinizden şüpheye düşmeyelim ki önümüzdeki maçlara eskisi gibi umut ve heyecanla bakabilelim…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder