Sayfalar

7 Temmuz 2013 Pazar

YABANCI SEVDASI

TFF'nin yabancı sınırıyla ilgili kararı tartışma yarattı. Peki gerçekten AB vatandaşı futbolculara kapıların açılması mümkün mü?
Futbolumuzun bir çok sorunu arasında yabancı futbolcu sınırı belki aslında en önemlisi değil ama üzerinde yapılan tartışma Yıldırım Demirören başkanlığındaki Futbol Federasyonu yönetimini sona erdirebilecek gibi görünüyor.



Kısaca hatırlamak gerekirse TFF bundan yaklaşık bir yıl önce yabancı futbolcu sayısını (6+0+4) şeklinde formüllendirilebilecek "6 sahada, 4 tribünde; kadroda 10 yabancı" şeklinde düzenleyeceğini duyurmuştu. Kulüpler de itiraz etmemiş ve onaylamıştı. Her zaman olduğu gibi kulağının üzerine yatan kulüpler bir yıllık sürede kadrolarını yeni duruma uygun hale getirmek yerine eski statünün devamını istedi ve kıyamet koptu.

Sözün burasında 6+2+2 förmülüyle yabancı sayısının düzenlenmesi isteğinin TFF tarafından reddedilmesini "Fener'in istediği oldu" şeklinde yorumlamak haksızlıktır. Çünkü Fenerbahçe kulübünün de "gıcıklık olsun diye" yaptığı niyet okumasından hareket etmeyeceksek kadrosunda sınırı aşan sayıda yabancı futbolcu bulunduğuna dikkat etmemiz gerekiyor. Konuyu "17 kulübün istediği olmadı" şeklinde görmek isteyenlere ise lafım yok.

Gerçekten de TFF, kulüplerin taleplerini dikkate almalı ama hakkaniyet ölçüsünde. Son zamanlarda Türkiye'de bir çok konuda "hakkaniyet"e pek gönül indirilmiyor ki futbolumuz da bu durumdan muaf tutulsun! Bir kere kulüplerin zamanında bu plana karşı çıkmaları gerekiyordu. Hadi eski hastalıklarından malul haldeler, Futbol Federasyonu'nda bir akıl, düzenleme kurallaştırılmadan önce kulüplerden bir kez daha görüş alınmasını sağlayamaz mıydı? Orman kanunlarından beter futbol dünyamızdan beklenmeyecek incelikler!

Statü duyurulduktan sonra değiştirilemediği de yasal olarak ortaya çıktıktan sonra bir başka öneri de ortaya atıldı: Avrupa Birliği vatandaşı futbolcuları sınırlamadan ayrı tutmak.

Buram buram eyyam kokan bu girişimin pek de temelsiz olduğunu söylemek mümkün.

Bu satırların yazarı, ilke olarak, hayatın bütün alanlarında sınırların olmaması taraftarıdır. Sınırlamaların bulunduğunu yaşam pratiğinde gören yazar, bunda da hakkaniyet aramaktadır.
AB vatandaşı futbolculara muafiyet getirilmesini savunanların en büyük dayanakları, Birlik'le tam üyelik müzakereleri sürdüren Türkiye'nin karşılıklılık ilkesi gereğini yerine getirmesi oluyor.

Mütekabiliyet prensibi elbette uygulanmalı ama "hakkaniyet" ölçüsü içinde. Verilen örnek İtalya'da Emre Belözoğlu'nun, İspanya'da Nihat Kahveci'nin ve Arda Turan'ın, AB'nin hukukunu düzenleyen en yüksek mahkeme olan Avrupa Adalet Divanı kararına uygun biçimde AB vatandaşı statüsü kazanmaları oluyor.

Karşılıklılık ilkesi aslında güçlünün zayıf karşısında avantaj sağlamasıdır. Bu örnekte zayıf Türk futbolunun AB karşısında avantajlı olduğu aşikar. Ancak ne Emre ne Nihat ne de Arda Türk oldukları için değil, iyi futbolcular oldukları için ve takımları onların statüsünde yapılacak değişiklerle avantaj elde ettikleri için bu haktan yararlandı; bunu bir kenara koyalım.

Karşılıklılığı uygularken hakça olanı, AB üyesi olup olmadığını bakmaksızın statü sağlayan ülkeye muafiyet tanınmasıdır. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin dergisinde Yrd. Doç. Dr. Mustafa Alp makalesinde şöyle diyor: "AB müktesebatına hemen bir anda değil, belirli bir geçiş süreci sonunda tam olarak uyum sağlanmasının daha doğru olacağı da savunulabilir. Özellikle bazı iş ve mesleklerin, tam bir karşılıklılık olmadan ve tam üyelikten doğan haklar sağlanmadan AB vatandaşlarına açılması, ülkemizde eğitimli işsizlerin de sayısının arttığı dikkate alındığında, üzerinde düşünülmesi ve tartışılması gereken bir adımdır."

Kaldı ki AB vatandaşları için Yabancıların Çalışma İzni Hakkında Kanun ve uygulama yönetmeliğinde istisnalar ve çeşitli avantajlar getirilmiş. "Türkiye'nin taraf olduğu iki ya da çok taraflı sözleşmelerle çalışma izninden muaf tutulanlar,"ın da "özel kanun hükümleri saklı kalmak ve yabancı ile işverenin diğer kanunlardan doğan yükümlülüklerini yerine getirmeleri kaydıyla," izin almasına gerek bulunmadığı belirtiliyor. Burada kilit olan "taraf olunan anlaşmalar" ifadesi. Belirsiz olan ise taraf olunan anlaşmaların yürürlüğe girmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin onayına ihtiyaç duyulması.

Adı Avrupa Ekonomik Topluluğu iken ve 12 Eylül 1963'te AB ile bir ortaklık anlaşması yapılmış ama kendi içinde bir müktesebata kavuşan AB ile ilişkilerde o müktesebatın uygulanması yine Meclis onayına bağlıdır. Yani Türkiye AB'ye tam üye olmadıkça kuralları uygulanamayacaktır. Tam üye oluncaya kadar da ikili anlaşmalar yoluyla ayrıcalıklar kullanılabilir. Yani Avrupa Adalet Divanı'nın üye olmayan Türkiye'ye bir yaptırımı bulunmuyor. Karşılıklılık ilkesi de bu noktadan işlerlik kazanmıyor.

Konunun buram buram eyyam kokmasına gelince, AB vatandaşı futbolculara istisnalar getirilmesi aslında mümkün ama yasal bir düzenleme şart. "Türkiye Futbol Federasyonunca veya Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünce talepleri uygun bulunan yabancı futbolcular ile diğer sporcu ve antrenörlerin sözleşmeleri süresince" izinden muaf tutuldukları biliniyor. Kapsamın genişletilmesi TFF'nin elinde bir konu değil.

Söz burada TFF'nin yapabileceklerine gelmişken Türk futbol tarihinin gördüğü en yeteneksiz başkan Yıldırım Demirören'in Beşiktaş Kulübü Başkanı olduğu günlerde yabancı sınırının olmamasından yana olduğu ve AB vatandaşlarına avantajlar sağlanması gerektiğini söylediğini biliyoruz. Bir yönetici, düşündüğünü uygulama imkanı bulduğu halde yapamıyorsa yeteneksizdir. Yapmıyorsa da iyi niyetli değildir. Günlük çekişmelerin spor sayıldığı Türkiye'de böyle başkan da bize müstehaktır!

AB vatandaşları konusuna dönecek olursak, Türkiye'de sınırsız çalışma hakkına sahip oldukları sonucu çıkmasın. Başka bazı kanunlar, tıpkı AB ülkelerinde olduğu gibi süre, coğrafya ve iş piyasası şartları açısından kısıtlıyor. Kaldı ki AB vatandaşı birinin Türkiye'de tanınan muafiyete kavuşabilmesi için bir yıl çalışması gerekiyor. Çünkü Birlik, Türk vatandaşlarına Ortaklık Konseyi Kararları çerçevesinde aynı durumu sağlıyor. İşte eyyam da burada! Yani Futbol Federasyonu AB vatandaşı futbolculara şimdi kapıyı açsa ayrıcalıklar bir yıl sonra yürürlüğe girecek.

Yabancı işçilerin çalışmasını düzenleyen kanunda ilginç bir durum da var. Yasaya göre izin verilmeden önce dört hafta boyunca aynı işi yapabilecek bir Türk'ün ya da serbestçe çalışma hakkına kavuşmuş bir yabancının bulunup bulunmadığına bakılmak zorunda. Bu da İŞKUR'un periyodik araştırmalarına başvurarak yapılıyor. Yani izin alma sürecinde biri dese ki "Ben Cristian'ın işini yaparım!" -ki yapabilen de çıkacaktır- izin çıkmayabilir. Hadi Cristian Brezilyalı, ya biri çıkıp "Drogba'nın yaptığını yaparım" derse? (Fildişi Sahilli ama Drogba'nın AB vatandaşlığı var.) Türk futbolu da dakika başı bir Alex bulamaz ki tartışılmasın!

Mustafa Alp makalesinde durumu şöyle açıklıyor: "Yabancı Çalışanların İzni Hakkında Kanunun (YÇİHK) Md. 14/b uyarınca, yabancının başvurduğu iş için, 4 hafta içinde ülke içinden aynı işi yapacak vasıfta bir isteklinin bulunması çalışma izni talebinin reddi sebebidir. Ortaklık Konseyi Kararları (OKK) Md. 6 ve 7'deki hakları OKK Md. 11 ve Yönetmelik Md. 50 üzerinden kazanan bir AB vatandaşının çalışma izni talebini, YÇİHK md. 14/b uyarınca reddetmek, bu haklara işlerlik sağlamamak anlamına gelecektir. Gerçi YÇİHK md. 14/b'de de, bu durumdaki yabancılara da hak sağlayabilecek bir şekilde "Türk vatandaşları" yerine "ülke içinden" başvuranlar deyimi kullanılmakta, bir anlamda ülke içinde Türk vatandaşları ile aynı haklara sahip yabancıların olabileceğini kabul edilmiş görünmektedir. Fakat yine de bu konuda bir tam bir açıklık getirilmemiştir."

Yabancıların hangi ülke vatandaşı olduklarına bakılmaksızın hakları kısıtlandığı gerekçesiyle başvuracakları merci yok mu peki, var! Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu. Hemen Guinti için red kararı çıkmıştı, başvurulamaz demeyin; deneyin. Çünkü bir başka hukukçu İstanbul Üniversitesi'nden Doç. Dr. Mahmut Kaşıkçı, Tahkim kararlarının yargıya açık olmamasının Anayasa'ya aykırı olduğunu savunuyor! Kaşıkçı TRT Haber'e yaptığı açıklamada şöyle demişti: "Yeni kuralı iptal ettirmek açısından yabancı futbolcuların (dolayısı ile de onları harekete geçirecek kulüplerin) önündeki daha etkili bir yolun, soyut hak ihlali nedeni ile yabancı olsalar da önce TFF Tahkim Kurulu’na bu kuralın kaldırılması için başvurmaları, red halinde daha önce Anayasa’nın 59. Maddesindeki kesinlik kuralına rağmen CAS’ın belirli konularda Tahkim Kurulu kararları hakkında karar verdiğini de dikkate alarak CAS’a, onun da reddetmesi halinde İsviçre Federal Mahkemesi ve AİHM’e başvurması mümkündür."

Hocaya göre, usulüne uygun onanıp yürürlüğe girmiş temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslar arası anlaşma hükümleri kanun hükmündedir, bunlar hakkında Anayasa’ya aykırılık iddiasında bulunamaz, yasa ile çakışmaları durumunda yasaya öncelikli uygulanırlar.

AİHS (Birleşmiş Milletler kuralları) bu kapsamda ele alınmalıdır. Özellikle taraf olup bireysel başvuru hakkını tanıdığımız ve Avrupa Anayasası haline gelmiş AİHS ‘nin çalışma hakkına ve adil yargılanma hakkına ilişkin hükümleri bu noktada dikkate alınmalı. 

Hem sonra bence en başta sorulması gereken soru şu: Yabancı şart mı? Türk futbolunun özellikle kulüpler bazında Avrupa'daki rakipleriyle mücadele etmenin tek yolu yabancı sayısını sınırsız tutmak mı? Yabancı kısıtlamasının Türk futbolunun gelişimi için ilk şart olmadığı ortada. Kulüpler için de durum aynı. Yabancı sayısı azalır azalmaz Türk futbolculara özel yetenekler download edilmeyecek, buna rağmen fiyatları artacak! Bunun yanında bir ülkenin futboldaki yüzü kulüpleri değildir, milli takımıdır! Doğru düzgün bir altyapı faaliyetimiz olsa bu konular öncelikli meselemiz olmaktan da çıkacaktır.

Kaynakça

http://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.6244&sourceXmlSearch=&MevzuatIliski=0

http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/38/278/2508.pdf

http://archive.ismmmo.org.tr/docs/malicozum/97malicozum/17%20tevfik%20bayhan.pdf

http://tiskweb.com/yayinlar.asp?sbj=ic&id=972

http://www.trthaber.com/haber/spor/yabanci-karariyla-ilgili-carpici-yorum-90181.html

http://www.iha.com.tr/spor/demiroren-yabanci-sinirlamasi-kalksin/154332

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder