Sayfalar

22 Nisan 2013 Pazartesi

SENİ YİRİM!

Luis Suarez'in Banislav Ivanovic'i ısırması, benzer olayları akla getirdi. İşte Defoe'dan Tyson'a "ısırık" geçmişi...



LİG BİTTİ, ELDE KALDI İKİ KUPA



Fenerbahçe, üç kulvardan birinde havlu attı. Benfica'nın Gençlerbirliği'nden daha az tehlikeli olmayacağı kesin. Umarım, fıkradaki gibi, alınan ders acı bir tat olmaz.

Fenerbahçe, iyi oynadığı ilk yarıda iki farklı geriye düştü; kötü oynadığı ikinci yarıda ligi kaybetti. Gençlerbirliği, Fenerbahçe'nin son haftalardaki en cüretkar rakibi Gençlerbirliği oldu. Gollerin birinin duran toptan, diğerinin basit yerleşim hatasından geydiğine bakmayın. Ankara ekibi, son haftalarda, sarı lacivertlilerin ceza alanına en çok oyuncu buluduran takım oldu.

21 Nisan 2013 Pazar

KONUK YAZAR: "BETERİN BETERİ VAR!"

www.ofsaytibilenkadinlar.com sitesinden alıntıdır.

Binbir güçlükle başladı Beşiktaş bu sezona... Hem maddi hem manevi yıpranmışlıkları vardı. Avrupa'yı feda ettikten sonra Süper Lig'e de pek umutlu başlamadı.
Böyle bir enkaza önce Başkan Fikret Orman sahip çıktı. Mali sorunları çözerken tabi ki futbolun başına da bir patron gerekirdi. Görüşmeler yapıldı, teklifler sunuldu ve Samet Aybaba.... Beşiktaş'ı ligde ortalarda bir yerde tutmak için futbol takımının başına geçti.

16 Nisan 2013 Salı

SPOR FİLMLERİ: DALGALARA KARŞI (SOUL SURFER)

SPOR FİLMLERİ: DALGALARA KARŞI (SOUL SURFER)

Televizyona "maç yoksa bir şey yok" muamelesi çeken biriyim. İşim gereği tüm günüm monitörlerin karşısında geçiyor. Dinlenmek için televizyon seyretmeyi tercih ettiğimde birkaç dizinin yanında ilgimi yine "içinden spor geçen filmler" çekiyor.

14 Nisan 2013 Pazar

1-0 OLSUN BİZİM OLSUN

Fenerbahçe, tıpkı Lazio maçında olduğu gibi ilk ve belki tek atağında sonuca gitti.

Fenerbahçe, Eskişehirspor maçına bilinen formasyonu sol kanatta Kuyt'ı kullanarak çıktı. Mehmet Topal savunmanın önündeki sübaptı. Her zamanki gamsızlığıyla Cristian da M. Topuz-Webo-Kuyt üçlüsüne en yakın orta alan oyuncusuydu.

Benim dikkatimi çeken Kuyt'ın sol kanatta olmasından çok Meireles'in ona yakın oynamasıydı. Portekizli futbolcu defansif görevlerini yerine getirdi ama hücumda yoktu. Burası onun oynaması gereken alan değil. Zaten Cristian çıktıktan sonra forvet hattına en yakın futbolcu oydu ve etkinliği daha da arttı.

Yine dizilişte Kuyt'ın solda olmasından çok Topuz'un normal yerindeki etkisizliği daha çok dikkat çekiciydi.

İlk yarı Eskişehirspor'un şutları, Fenerbahçe'nin Avrupa Ligi'nde elediği Lazio'nun şutlarından etkiliydi ve neyse ki gol olmadı.

Pozisyonsuz geçen ilk yarıdan sonra Fenerbahçe ikinci yarıya aynı kadroyla ancak minik bir değişiklikle çıktı: Kuyt, Webo'ya; Cristian her ikisine daha çok yakınlaşmıştı. İstenirse bunu 4-4-2 olarak da tanımlayabiliriz. Gol de Cristian'ın her maçta yapması gerekeni yaptığı anlarda, forvetlere yakınlaştığı bölümde onun ayağından geldi. Webo'nun pota altındaki pivot gibi yaptığı ve Cristian'ın önünü açtığı hareketi de unutmayalım. (Golden önce Alper'in geçerlilik kazanmayan golünde bence de elle oynama vardı.)

13 Nisan 2013 Cumartesi

KÜSTAHLIĞA ÖDÜL!

Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'nun son kararları gösterdi ki sahaya dalabiliriz... Ahlakımız izin verirse rahatlıkla tehditlerde bulunabilir ve küstahlık yapabiliriz. Cezası yok!



PFDK'nın Fatih Terim kararı açıklandı. 7+2'lik cezayı Fenerbahçeliler az, Galatasaraylılar çok buldu. Asıl dikkat çeken, Terim'e maç sonrası açıklamalarından dolayı "men cezası" almaması oldu. Kurul, 20 bin lira cezayı yeterli gördü.

Peki Terim, yaklaşık 20 dakika süren ayak üstü açıklamalarında ve yayıncı kuruluş Lig TV'de yaptığı açıklamalarda özetle ne demişti:

HEPİMİZ KOCAMANIZ!

Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman, verdiği derslere bir yenisini ekledi. Onu artık istifaya davet etmek Türk futbolu için de haksızlık.

Fenerbahçe, gerektiği gibi oynayıp gerektiği sonucu aldı ve Lazio'ya yenilmeden yarı finale yükseldi. Sarı lacivertliler, futbolda daha önce böyle bir noktaya ulaşamamıştı.

8 Nisan 2013 Pazartesi

THATCHER'IN ARDINDAN

İngiltere yakın tarihinin "Demir Lady" lakaplı eski Başbakanı Margaret Thatcher öldü. Neo-liberallerin anası sayılan Thatcher'ı endüstriyel futbol karşıtları hiç de hoş hatırlamıyor...
Thatcher, Kevin Keegan, Terry McDermott, Phil Thompson ve Emlyn Hughes ile birlikte...
Aslında bugün tüm dünyadaki statlarda merdivenlerin boş bırakılması, tel örgülerin kaldırılması ve çok sayıda polisin görev yapması gibi belirli güvenlik önlemlerine rastlıyorsak bu en çok Margaret Thatcher döneminin eseri...

7 Nisan 2013 Pazar

EN GÜZEL BAYRAKTAR

İyi ki varsın çocuk! Gözümüzün pasını sildin! Turk futbolunda güzelliklerin de var olduğunu gösterdin, umut verdin!

Fenerbahçe'nin çirkinliğe karşı güzellik üretmesi, küstahlığın içtenlik zannedildiği futbol ortamımızda gurur kaynağı oldu. En çok örselenen takımın ışık saçarak yolunda ilerlemesi, haksızlıklara en büyük cevap aslında.

Dosta güven, rakibine korku salan bir ordu gibi Fenerbahçe ve bayraktarlığını Aykut Kocaman yapıyor. Futbolu güzelleştirmek için çaba harcamak da en çok Fenerbahçe'ye yakışıyor.

Sadece kazanırken değil, Salih, Beykan, Recep gibi gelecek umutlarını Volkan ve Emre gibi tecrübe abideleriyle harmanlamak da büyük başarı. Bekir'i hatta Selçuk'u yadırgamıyor. Oyun güzelleşirken kazanmak da ardından geliyor.

Aykut Kocaman, Carlos Alberto Parreira gibi Fenerbahçe'yi dönüştürdü ve yeni bir sekle soktu. İstikrarsızlık, gerginlikten beslenme, kaynak israfı gibi Fenerbahçe ile özdeşleşen hastalıklar artık yok. Fenerbahçe, tarihsel rakibi ve antitezi Galatasaray'ı güzellikte geride bırakmış durumda. Artık devir mahalle kabadayılarının değil, kocaman yüreklilerin...

4 Nisan 2013 Perşembe

BOY ÖLÇÜSÜ

Galatasaray'ın yenilmesi elbette üzücüydü. Rakip olamaması da hayal kırıklığı yarattı. Kayseri'deki endazenin Madrid'de kısa gelmesi de Türk futbolu için düşündürücü.

Türkiye'de Real Madrid, maçlarının her hafta canlı yayınlanmasından dolayı belki de ligimizdeki her takımdan daha fazla izlenmiştir. İzleyenler de biliyor ki Galatasaray karşısındaki bu takım, her hafta seyrettikleri takım değildi.

3 Nisan 2013 Çarşamba

MEMLEKETE DEV HİZMET!

Yorumlarına bayıldığım Ilgaz Çınar'ın, Twitter hesabı @sultani124'ten Real Madrid - Galatasaray karşılaşması öncesi parça parça paylaştığı iletiler toplu halde burada!
Bugün "Riera mı, Hakan Balta mı?" kilit cevap olacak. Tercihim Balta zira Madrid oyun yapısı hücumcu beklerle oynayan takımlar karşısında makine düzeninde işlemekte. Eboue'nin sürekli kendini ileri atacağı öngörüsü ile Semih Kaya'nın Ronaldo'ya ön büro karşılama yapacağını öngörebiliriz. Bu sebepten 3. stoper gibi oynayacak Balta varlığı daha da önem kazanmakta. Riera kendisini ister istemez ileri attığı için Galatarasaray anında iki kanat forvete yoğunlaşmak durumunda kalır. 

Semih, ilk karşılayan adam olarak dikkat etmek durumunda. Olmaması gereken ilk ve son nokta topa ilk müdahaleyi yapmamak. Geçen sene gerek normal sezon gerek ise "play-off" zamanı Trabzonspor maçları emsal teşkil etmekte.

Ali Sami Yen TT Arena'da oynanan iki maçta Tolga Zengin topu hemen oyuna çizgiye doğru sokmuş ve Semih, Burak Yılmaz'a çizgiye doğru gelen bu iki topu da sektirmiş biri gol olmuş birinde ciddi tehlike yaşanmıştı. Balta tercihi bence bu sebepten önemli.

Diğer yandan öncelikle Melo'nun top kullanan önündeki üçlüden gözünü ayırmaması lazım zira Khedira ve Alonso topu o kadar çabuk oyuna sokuyor ki Real anında kale önünde bitiyor. Tabii ki Melo ile beraber o an topu kullanmayan diğer oyuncuların da Melo kadar dikkatli olması gerekiyor. İbbsk maçında Fatih Hoca bu özelliklere dayanarak Balta'yı oynatmış olabilir.

Ilgaz Çınar (@sultani124)

1 Nisan 2013 Pazartesi

YİNE BİZE HÜSRAN!

“Bizim futbolumuz, zirveyi de dibi de gösterebilen bir kaos.”

A Milli Futbol Takımımız, 80'li yıllardaki görüntüsüne geri döndü. 2002'deki ve 2008'deki başarılardan sonra ilk 10'a gözünü diken Türkiye, şimdi ilk 50'de tutunmaya çalışıyor.

En son, 1994 Dünya Kupası elemelerinde bu kadar kötüydük. O zaman da altı maçta dört puan toplamıştık. Başımızda 2000'li yılların gurur kaynağı futbolumuza ilk sıçramayı yaptıran, Sepp Piontek vardı. Aradan 20 yıla yakın bir süre geçti ve en başa dönmek üzereyiz.

2014 Dünya Kupası Avrupa Elemeleri D Grubu'nda, Hollanda aldı başını gitti. iki maçta da diş geçiremediğimiz Macaristan için "Bu futbollarıyla mı, Brezilya'da olacak?" deniliyor ama bizim Copacabana Plajı'na parmak arası terlikle gitme ihtimalimiz, daha yüksek. Romanya'yı da yenemedik. Bizim yedi, halter ve güreş ülkesi(!) Estonya'nın altı puanı var. Şairin "Bir gök gürlese bari diyorum, bir sağanak patlasa!" dediği gibi sanki sessizliğe son verecek altı puanı beklediğimiz Andorra ve Macaristan maçlarından elde ettiğimiz dört puan da yetmeyecek gibi. Gitme ihtimalimiz yok mu? Elbette var. İçinde "hala" ve "enişte" gibi kelimelerin geçtiği kötü esprileri bir kenara bırakacak olursak, önce bu kötü oyunumuzla kalan dört maçımızı kazanmamız gerekiyor.

(...)

(TRT Haber DD'nin Nisan sayısından alınmıştır. TRT Haber DD'yi Apple Store'dan ve Andoid Market'ten indirebilirsiniz...)