Sayfalar

27 Ağustos 2013 Salı

HER ŞEY ORTADA

Fenerbahçe, teselli bile olamayacak bir oyunla Arsenal'e elendi. Sarı lacivertlilerin defoları Şampiyonlar Ligi seviyesinde daha çok belli oldu.

Günler boyunca maçı gözlerinizin önüne getireceksiniz. Yüzlerce sayfa okuyacaksınız. Ben yükünüzü arttırmayacağım.

SPOR FİLMLERİ: GREEN STREET HOOLIGANS

Holiganizme güzelleme mi, dostluğa övgü mü? Futbolu sevenleri mi anlatıyor, rakip takımın taraftar grubuyla kavga edip attıkları dayağın İngiltere'de Lady Di'nin ölüm haberinden bile hızlı yayıldığıyla övünenleri mi?

Film, tuttuğu takımı hayatının bütün alanlarında öne çıkaran bir grubu anlatıyor. Futbolu değil.

22 Ağustos 2013 Perşembe

EN GÜZEL KAÇAN GOL

Nicolas Anelka'nın futbolu bıraktığı iddiası ortaya atıldı. Gerçek sonra ortaya çıktı. Türk futbolseverler ve özellikle Fenerbahçeliler, Fransız futbolcuyu attığı gollerden çok kaçırdığı "çok güzel" gol nedeniyle daha sık anıyor.

SPOR FİLMLERİ: WIMBLEDON

Andy Murray'den önce bir Britanyalı, Wimbledon Tenis Turnuvası'nı nasıl kazanabilirdi? Elbette masal tadında bir romantik komedide!

SPOR FİLMLERİ: AŞKIN GÜCÜ (TIN CUP)

Golfün "etiket" olarak tanımlanan çoğunluğu yazılı olmayan centilmenlik kurallarını boş verin! Üzerine de nasıl başladığı belli olmayan bir aşkı ekleyin. Aşkı öğrenemeyebilirsiniz ama kaç defa seyrederseniz seyredin golfü hiç öğrenemezsiniz.

18 Ağustos 2013 Pazar

ERKEN UYARI SİTEMİ

Fenerbahçe'nin Torku Konyaspor ile yaptığı ligin ilk maçını olabildiğince sakin ve küfür içermeyen kelimelerle değerlendirmek zor. Yapılacak en hafif değerlendirme, sarı lacivertlilerin teknik direktör faciasına uğradığı olur.

Fenerbahçe 2013-2014 sezonundaki ilk yarıda farklı, ikinci yarıda farklı oynadığı maçlar serisine bir yenisini ekledi.

14 Ağustos 2013 Çarşamba

ALTIN VEDA (VİDEO)

Atletizm denince akla gelen ilk isimlerden Yelena Isinbayeva, başarılarla dolu kariyerini zirvede noktaladı. Isinbayeva, kariyerinin son yarışmasında dünya şampiyonu oldu.

12 Ağustos 2013 Pazartesi

DOPİNG BELASI

Önceleri tek tüktü. Bir sporcu dopingli çıktığında "yediği bir şeyden", "bilmeden" aldığına daha kolay inanabiliyorduk. Hatta Süreyya Ayhan Kop örneğinde olduğu gibi komplo teorileri bile inandırıcı gelebiliyordu.

Ne zamanki doping skandalları art arda patlamaya başladı, neredeyse sistematik bir durum olduğu anlaşıldı.

HAZIR DEĞİLİZ HİÇBİRİMİZ!

Sezon başlamış, iki takım da hazır değil. Bunu da yıllarca olağan bir şeymiş gibi yutturdu büyük Türk futbol ulemaları... Hadi, köşe doldurmaktan fazlasını beceremeyenler var, futbol kulübü yönetenler ve teknik adamların işi ne?

Futbolun bir numaralı yalanı varsa o da sezon başında hazır olmayan/olamayan takımdır. O takım yalandır. Sezona hazır olursun, bir planın ya da anlayışın olur; sezon ilerledikçe onu geliştirirsin. Hatta sezonlar ilerledikçe mükemmelleştirirsin. Doğrusu budur.

9 Ağustos 2013 Cuma

KALİTESİZSİN!

Bursaspor, Avrupa Ligi 3. Ön Eleme Turu rövanş maçında taraftarlarını kahretti. Teknik Direktör Hikmet Karaman, "Futbol adına negatif aksiyonlar bizi buldu." dedi ama bence Bursaspor'u vuran kalitesizlikti.

Deplasmanda iki gol atıyorsanız, iki de gol yemenize rağmen kimse kalitenizi sorgulamaz. Öne geçtiğiniz maçta yenik duruma düşerseniz sorgulanabilirsiniz ama... Kurtarıcınız, son dakikada gelen beraberlik ve tur için avantaj getiren goldür. Kalite kontrolü için dikkatli gözler bir hafta sonra yine üzerinizdedir. Bu defa hüküm vermek için maçın sonunu beklemezler!

FENERBAHÇE İTE KAKA-2


Maçın üzerinden kaç gün geçti, bir iki söz söylememiş bir ben kalmış olabilirim endişesiyle (?) yazıyorum.

Ersun Yanal, Salzburg ile yapılan ilk maçın son 30 dakikasını beğendiğini söylemişti. İşte o 30 dakikayı bu kez maçın başına koymuştu. Yanal, bu sürenin uzatılmasını amaçladığını da belirtmişti ama işte o rövanşta olmadı.

1 Ağustos 2013 Perşembe

FENERBAHÇE İTE KAKA

Fenerbahçe, klasik bir sezon başı performansı sonrası Salzburg ile 90+3'te penaltıdan gelen golle 1-1 berabere kaldı.

Teknik adamlar "dizilişlerin, şablonların önemi yok" derler ama biz ölümlüler, özellikle de televizyondan seyrettiğimiz maçları taktiksel olarak anlamlandırabilmek için bazı rakamlara ihtiyaç duyuyoruz. Fenerbahçe, maça başladığında hücumda 4-1-2-1-2 ya da 4-4-2 diamond olarak adlandırılabilecek bir dizilişle sahadaydı. "diamond" havalı gibi duruyor ama uygulama açısından şeker ayarı pek tutmamış baklava kıvamındaydı Fenerbahçe.

Meireles'in hücumda sağ kanada yaklaştığı, Alper'in forvetlere en yakın adam olduğu, Webo'nun partneri Kuyt'ın da genellikle solda yer aldığını belirtmek gerekiyor.

Aklımız hemen geçen sezonki farklılıklara gittiği için sanki Ersun Yanal'ın kurgusu, Aykut Kocaman'ın anlayışından farklı olarak forvet elemanlarının değil, orta alan oyuncularının daha hareketli olacağı izlenimi verdi. Plan buysa uygulama zayıftı. Ayrıca özellikle ilk yarıda bir plan varmış gibi de görünmüyordu.