Sayfalar

22 Ağustos 2013 Perşembe

SPOR FİLMLERİ: WIMBLEDON

Andy Murray'den önce bir Britanyalı, Wimbledon Tenis Turnuvası'nı nasıl kazanabilirdi? Elbette masal tadında bir romantik komedide!



Her fırsatta bir zamanlar dünya sıralamasında 11'inci sıraya kadar yükseldiğini vurgulamak ihtiyacını hisseden, 119'uncu sıradaki Peter Colt (Paul Bettany), profesyonel kariyerini davetle katıldığı Wimbledon Tenis Turnuvası'nda sona erdirmek üzeredir.

Filmin hemen başında iyi bir tenisçi (ya da sporcu) olmak için neye sahip olunması gerektiği şöyle açıklanıyor: Başarı açlığı. Adamımızda bu kalmamıştır, ortanın üstünde bir yaşam standardına sahip olduğunu anladığımız iyi ailesi de onu kazanmaya yöneltememektedir.

Filmin hoşa gidecek bir başka yönü de bizim kısaca "totem" dediğimiz rutinlere sadece taraftarın değil sporcuların da önem verdiğini esprili bir dille anlatması. Tabi sonunda tüm totemler tutmasa da iyiler mutlaka kazanıyor ve gerektiği kadar adrenalinin bunu sağladığı vurgulanıyor.

Adamımız Peter Colt, gerçekten iyi bir adam. Bir İngiliz için yeteri kadar egzotik sayılabilecek Amerikalı, hırslı, çekici ve bir o kadar da sevimli Lizzie Bradbury (Kirsten Dunst) ile tanışınca hayatı değişiyor.

Turnuva sürerken filizlenen aşk ile seviştikten sonra maç kazanma totemi, kazanmanın ancak adanarak, sadece çalışarak ve sahip olunan yetenekleri geliştirerek mümkün olduğuna anti tez olarak sunuluyor. Elbette ki gerçek hayatta olamayacak kadar sevimli ve naif bir biçimde...

Yine de kritik maçları kazanmak için tribünde bir sevgili ve ona adanmış her sayı (gol, basket vs) olursa hayat da film tadında yaşanabilir, değil mi?

Wimbledon'ın romantik komedi tarzının en iyi örneklerden biri olmasını, Notting Hill, Love Actually, Brigitte Jones'un Günlüğü, Aşk ve Gurur gibi bu satırların yazarının tekrar tekrar izlese bıkmayacağı filmlerin yaratıcısı Working Title şirketi sağlıyor.

Sportif açıdan da tenis maçlarından güzel görüntüler, zayıfın güçlü karşısında mucizevi galibiyeti, kazanmak kadar nasıl kazandığının da önemli olduğuna dair dersler de dikkat çekiyor. Wimbledon'ı izlerken tenis soslu romantik komedi mi, spor soslu romantik komedi mi karıştırabiliyorsunuz ve bence başarısı da buradan geliyor.

Filmde eski tenisçiler John McEnroe ile Chris Evert'ı maçların anlatıcıları olarak görüyoruz. McEnroe'nun film boyunca kendisiyle dalga geçmesini ise gülerek ve takdirle izliyoruz.

Filmde geçen bir cümleyi teniste oyununuzu geliştirmek için de aşk hayatınızı hareketlendirmek için de kullanabilirsiniz: "Topa sert, derin ve mümkün olduğunca sık vurmalısın!"

FİLMİN KÜNYESİ
Wimbledon
Yapım Yılı: 2004 (İngiltere)
Yönetmen: Richard Lancroine
Oyuncular: Kirsten Dunst, Paul Bettany, Jon Favreau
Türü: Spor, Romantik Komedi
IMDb notu: 6,3


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder